Mustafa SELÇUK

 

 

Şehit Düştüğü Tarih: 12 Nisan 1995

 

Şehit Düştüğü Yer: Ankara Batıkent

 

Doğduğu Tarih: 1961

 

Doğduğu Yer: Erzincan, Tercan, Çayırdüzü köyü

 

Mezar Yeri: Hasdal Mezarlığı, İstanbul

 

 

Ankara Batıkent’te 12 Nisan’da gece saat 23.00 sıralarında yoldaşları Seyhan AYYILDIZ ve Şirin EROL ile birlikte bulundukları evde katledildi.

 

MUSTAFA SELÇUK (FİKRET): Türk milliyetinden. 1961, Erzincan'ın Tercan ilçesinin Çayırdüzü köyü doğumlu... Yoksul bir ailenin çocuğuydu... Çocukluğu ve gençliği İstanbul'un yoksul gecekondularında geçti. Daha gençlik çağına yeni adım attığı yıllarda, devletin bizzat örgütlediği ve eğittiği sivil faşist çetelerin, devrimcilere, yurtseverlere ve yoksul halka saldırıları O'nu faşizme karşı aktif mücadeleye katılmaya zorladı. 1978'lerin Türkiye'sinde, faşizmin bu saldırı taktiğine karşı savaşmak neredeyse halkın can güvenliği sorunu haline gelmişti. Faşistler halkı sindirmek için Maraş ve Çorum katliamları yaratıp, hergün insanlarımızı katlederken, bu gelişmelere ilgisiz kalamazdı. 1978'de İstanbul gecekondu halkının faşizme karşı mücadelesi içerisinde aktif olarak yeraldı. Gecekondu halkının ekonomik, demokratik talepleri için örgütlenmesi, faşist saldırılara karşı devrimci şiddet temelinde mücadele edilmesi ve her türlü eylem biçimi içerisinde yeraldı. Bu mücadelesi nedeniyle 12 Eylül 1980 faşist cuntasından sonra tutsak düştü. 12 Eylül faşizmine karşı savaşını tutsaklık koşullarında da sürdürdü. Açık faşizmin tutsakları sindirme, davadan vazgeçirme ve pişmanlık getirme politikalarına karşı, devrimci direniş hattının en ön saflarında yer aldı. İstanbul askeri cezaevlerinin bir çoğunda yattı. 1987'de yeniden özgürlüğüne kavuştuğunda, artık 12 Eylül öncesinin genç, deneyimsiz Mustafa Selçuk'u yerine herşeyiyle mücadeleye hazır, faşist devleti teorik ve pratik olarak tanımış, devrimci halk iktidarının ve sosyalizmin nasıl kurulacağını içselleştirmiş, kendine daha güvenli yeni bir Mustafa Selçuk vardı. Tereddütsüz, düşmana olan tüm kini ve öfkesiyle, savaşma coşkusuyla, yeniden örgüt saflarına koştu. 1987'ler hareketimizin, cuntadan sonra yeniden kitleselleşmeye başladığı, hemen her alanda mücadelenin yeniden yükseltilmeye çalışıldığı bir süreçti. Mustafa Selçuk, hep sıcak savaşın ortasında olmak istemişti. Atak, cesur ve pratikti. Kendisini teorik olarak da yenilemişti. Yeni oluşturulan bir silahlı birliğin savaşçısı olarak yeniden hareket saflarında mücadele etmeye başladı. Birçok silahlı eyleme katıldı. Ama Remzi Onuk adlı kişinin polise düştükten sonra ajanlaşması nedeniyle dışarıdaki bu yaşamı çok uzun sürmedi. Dokuz ay sonra tekrar tutsak düştü. Bir devrimci için mücadelenin yeri yoktur. Her koşulda devrimin gereklerini yerine getirmek ve o koşullara göre mücadele etmek görevdir. Mustafa Selçuk bunun bilincindeydi. Kısa süren özgürlüğüne ve yeniden tutsak düşmesine üzülmedi. Daha yoğun bir çabayla kendini yenilemek ve sıcak mücadeleye yeniden katılmak için büyük bir çaba içerisine girdi. O'nun bu ikinci tutsaklığı, hareketimizin firar eylemlerini yoğunlaştırdığı bir dönemdi. Çalışkanlığı, enerjisi ve yaratıcılığıyla, tünel çalışmalarının yorulmaz işçisi oldu. Kendisi için hiçbir şey istemeden yoldaşlarının özgürlüğü için gece gündüz çalıştı.

1994 Haziran'ında yeniden dışarı çıktığında 15 yıllık mücadelenin deneyimleriyle yoğrulmuştu. Bu 15 yılın toplam 11 yılını tutsaklık koşullarında yaşamış ve yine "... ben geldim... koşulsuz herşeye hazırım..." diyen Mustafa Selçuk vardı. "Kendimi her zaman bir mücadele adamı, profesyonel bir devrimci olarak gördüm. Bunun gereği olarak her türlü kaygıdan uzak, kendimi sakınmadan görev almam gerektiğine inandım..." Özgürlüğüne kavuştuğu ilk haftalarda yazdığı bu sözler O'nun devrimci yaşamının özetiydi. Eski bir rahatsızlığı nedeniyle bacaklarından ameliyat olması gerekiyordu. Ama bu durum birkaç ay da olsa, O'nu sıcak savaştan uzaklaştıracağı için üzülüyordu. Ameliyat olduktan sonra da tam olarak yürüyemediği koşullarda da mücadeleye katılmak için sabırsızlanıyor ve sürekli, hareketi, fiziki durumu hakkında bilgilendirerek "... artık şu şeklide şu kadar saat yürüyebilirm..." gibi düzenli raporlarıyla görev alma isteğini sıkça tekrarlıyordu. Şöyle diyordu: "... Gerekçesi ne olursa olsun sürecin dışında olmak beni rahatsız etmektedir. Coşkumda, azmimde bir gerileme olmadı ama mantıksal olarak düşündüğümüzde, mücadelenin ortasında olmamak bile, süreci geriden takip etmek demektir..." Bir devrimciye yakışan da buydu. Kimi yorgun ve yılgınlar gibi rahatsızlıkların ardına gizlenerek savaştan uzak durma veya risksiz görevler alma düşüncesini hiçbir zaman taşımadı. Ve sıcak savaşın ortasında yer almanın özlemiyle, yeniden görev aldı. Yıllarca cezaevinde yatmış kimi "eskilerdeki" yasal zeminde çalışma anlayışlardan da uzaktı. Tedavi olduğu süreçte yasal olarak ehliyet alması ve bazı teknik konuları öğrenmesi belirtildiğinde "... yasal bir ehliyet neden... benim beklentilerimde böylesi bir gelişme yoktu..." diyerek tepkisini belirtiyor, "... bana çöp toplayacaksınız deseler itiraz etmeden o işi yaparım, bununla beraber beklentilerimi de bilmenizi istiyorum..." diyordu.

Uzun tutsaklık yıllarına rağmen, hareketin gerçeklerinden, yeni görevlerinde kendisini bekleyen zorluklardan habersiz değildir. "... Hareketime ve kendime güveniyorum derken ütopik de değilim. Dışarı çıkarken beni herşeyiyle dört dörtlük bir ortamın beklediğini düşünmüyordum, bir avuç hainin açtığı yaraları onarmak ve yeniden büyük adımlarımızı devam ettirebilmek için, daha nice zorluklara göğüs germek gerekeceğini biliyordum... koşulların barındırdığı olumsuzlukların çok önemli olmadığını düşünüyorum, yeter ki bizdeki sorunları aşma kararlılığı ve becerisi eksilmesin..."

İşte bu düşünce ve anlayışlarla, İç Anadolu Bölge sorumluluğunu üstlendi. Olanaksızlıklar içinde yeni görevine büyük bir istekle sarıldı. Hemen herşeye sıfırdan başlayarak birçok olanağı yeniden oluşturdu. Bu süreçte şehit oldu.

MUSTAFA SELÇUK BİR DAVA ADAMI, HER KOŞULDA MÜCADELEYE HAZIR BİR PARTİ MİLİTANI OLARAK, HEP YAŞAYACAKTIR!

 

(Yukarıdaki özgeçmiş, Mustafa Selçuk ve yoldaşlarının şehit düşmesi üzerine yayınlanan 19 Nisan 1995 tarihli, 10 No'lu Devrimci Halk Kurtuluş Cephesi Bülteni'nden alınmıştır.)

 

 

Hakkında Daha Geniş Bilgi İçin...


Yoldaşları, yakınları Mustafa Selçuk’u Anlatıyor: